1. Tarihte Para
Tarihteki ilk madeni para basımının İ.Ö VII. Yüzyılda Anadolu’da Lidyalı’lar tarafından basıldığı bilinmektedir. Tarihteki ilk madeni para olma özelliği taşıyan Lidya parası, darp suretiyle basılmıştır. Sabit bir alt kalıp üzerine konan madeni pula hareketli bir üst kalıp yerleştirerek, bir çekiçle vurmak suretiyle darp gerçekleştirilmiştir.
Tarihteki ilk madeni para basım yerinin Anadolu olması özellikle uygarlık gelişiminin göstergesi olarak oldukça önemlidir. Anadolu bu üstünlüğünü sürekli devam ettirmiştir. Dünyanın ilk büyük darphanesi fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul Simkeşhane’de kurulmuştur.
2. Hatıra Paracılığın Tarihsel Gelişimi
Hatıra para basımı, tarihsel gelişim itibariyle madeni para basımından sonra başlamış, onun bir devamı olarak gelişimini sürdürmüş ve 18. yüzyılın sonunda nümismatik bilim dalının kurulmasıyla da bağımsız bir para alanı haline gelmiştir.
Tarihteki ilk bilinen hatıra paralardan birinin, eski Yunan’da Perslere karşı kazanılan zaferin anısına İ.Ö. 479 yılında tedavül parası olan gümüş Atina Tetradrahmisi’nin arka yüzündeki desenin değiştirilmesi ve söz konusu paranın çapının büyütülmesi ile basılan Atina Dekadarhmisi’dir. Roma döneminde İ.Ö. 61 yılında I. Triumvira zamanında Pompei’nin zaferlerini kutlama anısına Aureus diye bilinen bir hatıra paraya rastlanmıştır. Daha sonra İmprataor Augustus’un ölümü anısına çeşitli hatıra paraların çıkarılmıştır. Roma İmparatorluğu döneminde önemli olaylar, çeşitli askeri zaferler, değişik antlaşmalar için hatıra paralar çıkarılmıştır. Çıkarılan hatıra paralar genel olarak tedavülde bulunan paralardan bazılarının arka yüzlerinin değiştirilmesi, varolan paranın boyutlarının değiştirilmesi veya tümüyle o konuya özel bir paranın basılması suretiyle yapılmıştır. Bizans döneminde de, yine çeşitli önemli olayları anmak, kazanılmış zaferleri kutlamak anısına hatıra paralar çıkarılmıştır. Bizans’ta çıkarılan hatıra paralar tedavül paraların değiştirilmesi suretiyle değil, doğrudan gümüş ve altından olmak üzere ayrı hatıra para olarak basılmıştır. Bu hatıra paralar Constantinople Darphanesi’nde basılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda özel bir hatıra para uygulamasından söz etmek oldukça zordur. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında görülmeye başlanan “seyahat paraları”nı bu kapsamda değerlendirmek olanaklıdır. Örneğin; Sultan II. Mahmut’un Edirne ziyareti nedeniyle 24. Culus yılında Memduhiye Altını tarzında basılmış olan Edirne Seyahat Altını; Sultan Abdulmecid’in Edirne Seyahati nedeniyle bastırılan seyahat altını; Sultan Abdulaziz’in Bursa seyahati için bastırılan altın ve gümüş seyahat paraları; Sultan V. Mehmed Reşad’ın Bursa, Edirne, Kosova, manastır ve Selanik seyahatleri için altın gümüş olarak bastırılan seyahat paraları bunlara örnek olarak verilebilir.
3. Nümüsmatik Biliminin Tarihsel Gelişimi
Nümismatik sözcüğü, para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran hümanistler tarafından oluşturuldu. Bu koleksiyonlara zamanla eski siteler tarafından bastırılan, yorumlanması daha güç paralar da katılmaya başladı. Daha sonraları, Yeniçağ para ve madalyaları da toplandı. Tüm bu nesnelerin anlaşılması ve sınıflandırılması, nümismatik biliminin temelini oluşturur. G. Budé’nin De asse (1514) adlı yapıtından bu yana, paraları her yanıyla ele alan birçok inceleme yayımlanmıştır.
Nümismatik, 18. yüzyıl sonundan itibaren Arkeoloji bilim dalının alt bilim dallarından biri haline gelmiştir. Bu bilim dalı; madeni paraların (sikkelerin) tarihsel geçmişi, taşıdıkları özellikler, basım teknikleri, basıldıkları madenlerin özelliği, üzerlerinde bulunan yazı ve figürlerin analizi, paranın basıldığı dönemin ekonomik, toplumsal ve siyasal yapısının araştırılması gibi çok değişik konuları kendisine ana konu olarak seçmiştir.
Nümismatik bilimi; arkeoloji, paleografi, din tarihi, mitoloji, kronoloji, metroloji, coğrafya, ekonomi, ekonomi tarihi, siyasal tarih, sosyoloji gibi bilim dallarıyla çok yakın ilişki içinde bulunur.
Fatih Sultan Mehmet Tarafından 882 Yılında Bastırılmış Altın Sikke
Nümismatik biliminin ana konusu olan sikkeler bizlere aşağıdaki yararları sağlar:
Kaybolmuş uygarlıkların, kentlerin ve yerleşim yerlerinin kesin olarak belirlenmesine katkı sağlar.
Özellikle tarihsel süreç içinde egemenliği elinde tutmuş kişilerin ve ailelerin soylarını bildirir.
Çeşitli nedenlerle tarihsel süreç içinde yok olmuş anıt ve yapılara ilişkin kanıtlar sunar.
Yerleşim yerlerine, yönetenlere verilmiş ad ve unvanları gösterir.
Hükümdarların saltanatlarının başlangıç tarihlerinin, almış oldukları unvanların ve sanların, dönemleri boyunca yaptıkları işlerin, kazandıkları zaferlerin ya da yenilgilerin kesin biçimde belirlenmesine yardım eder.
Soyu tükenmiş bitki ve hayvanların varlıklarını bildirir ve kanıtlar.
Sikenin basımında kullanılan madenin türüne göre o toplumun, o dönemdeki ekonomik durumu konusunda ciddi ipuçları sağlar.
Yazılı tarihlerde anlatılan olayların kanıtlanmasına yardım eder.
Sikkenin basıldığı dönemin dinsel inançları konusunda bilgi verir.
Sikkeyi basan devletin egemenlik alanlarının tespitinde ciddi delil niteliği taşır.
Türkiye’de nümismatik biliminin gelişime bakıldığında; Abdüllatif Suphi Paşa (1818-1886), ilk Türk nümismatı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk nümismatik tarihi açısından önem taşıyan diğer bazı adlar şöyledir:
İsmail Galib Bey (1848-1895)
Halil Edhem Eldem (1861-1938)
Ahmed Tevhid (1869-1940)
Behzat Haki Butak (1891-1963
George Carpanter Miles (1904-1975)
Cüneyt Ölçer (1925-1990)
Nümismatik (para) bilimi, koleksiyonculukla koşut bir gelişim içindedir. Koleksiyon, sözcük kökeni olarak Fransızca collection sözcüğünden gelmedir ve Türkçe’de de koleksiyon olarak kullanılmaktadır. Koleksiyon sözcük anlamı olarak; “öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütünü, derlem” anlamına gelmektedir. Cumhuriyet dönemi madeni paralarının ve hatıra paralarının koleksiyonunu yapmak konusunda daraltıcı, sınırlayıcı veya yasaklayıcı herhangi bir yasal düzenleme söz konusu değildir. Ancak, Cumhuriyet öncesi dönem ait sikkelerin koleksiyonu, devri ve satışı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na tabidir. Anılan Yasanın 23’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin 4’üncü fıkrası uyarınca; Osmanlı Padişahlarından Abdülmecit, Abdülaziz, V. Murat, II. Abdülhamit, V. Mehmet reşat ve Vahidettin’e ait aynı çağdaki sikkeler, bu Yasaya göre tescile tabi olmaksızın yurtiçinde alınıp satılabilirler. Yasanın bu hükmünden de açık olarak görüldüğü üzere, bu belirtilen padişahlar dışındaki dönemlere ait sikkelerin anılan Yasanın 7’nci maddesine göre tescil işlemine tabi tutulmaksızın yurtiçinde alınıp satılması yasaktır. Bir başka deyişle, para koleksiyonculuğu ile uğraşanların, 2863 sayılı Yasayı ve bu yasa kapsamında çıkarılmış yönetmelikleri çok iyi bilmeleri ve bunlara uygun olarak koleksiyonlarını yapmaları gerekir. Ancak, daha öncede belirtildiği üzere, Cumhuriyet dönemi madeni paraları ve hatıra paraları için şu anda 2863 sayılı Yasa kapsamında herhangi bir tescil işlemi veya sınırlayıcı hüküm söz konusu değildir.
Para koleksiyonculuğu, dünyanın özellikle çok gelişmiş ülkelerinde (ABD, Kanada, İngiltere gibi) oldukça yaygındır. Anılan ülkelerdeki nümismatik derneklerine veya örgütlerine çok sayıda insan üyedir. Ciddi anlamda para koleksiyonculuğu, derin bir kültürel altyapıyı, yoğun araştırma yapmayı, nümismatik biliminin ortaya çıkardığı gerçekleri yakından izlemeyi, arkeolojik alanda yürütülen çalışmalarla yakından ilgilenmeyi zorunlu kılan bir uğraştır. Para koleksiyonculuğu, sadece ekonominin kıtlık (nedretlik) kuralından yola çıkılarak salt bir servet biriktirme olgusu olarak yürütülemez. Bu uğraş; insanın çok yönlü olarak kendisine yatırım yapmasını ve kendisini geliştirmesini zorunlu kılan özel nitelikli bir uğraştır.
Türkiye’de para koleksiyonculuğu gelişmekte olan bir uğraştır. Henüz yeteri düzeyde yaygınlık kazanmış bir uğraş değildir. Şu an için gelişmiş ülkelerdekiyle karşılaştırılmayacak ölçüde çok az sayıda insan tarafından para ve hatıra para toplanmaktadır. Güncel hatıra para koleksiyonculuğu Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü önderliğinde sürdürülmektedir. Hatıra para koleksiyonu yapmak isteyenler Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü Koleksiyon Servisine üye olmaktadırlar. Buraya üye olanlar; çıkan hatıra paralardan öncelikli olarak ve sürekli biçimde haberdar edilirler. Ayrıca, kontenjanlı olarak sınırlı sayıda üretilen hatıra paraları ve hatıra paralı Darphane ürünlerini sadece üyelerin alması olanaklıdır.
Türkiye’de para koleksiyonculuğunun gelişmiş ülkeler düzeyine gelebilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, üniversitelere, yazılı, görsel ve işitsel iletişim organlarına, müzelere, özellikle bankacılık ve finans alanında etkinlik gösteren büyük kamu ve özel kesim kurum ve kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir.
4. Cumhuriyet Dönemi ve Hatıra Para
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, madeni ilk paralarını 1924 yılında basmıştır. Tedavüle çıkarılan ilk madeni paralar; 100 Para, 2 ½ Kuruş, 5 Kuruş, 10 Kuruş olmak üzere dört paradan oluşuyordu. Bu seriye 1925 yılında 25 Kuruş eklenmiştir. 100 kuruş ve 1 Lira 1934 yılında tedavüle sürülmüştür. 1 Kuruş ve 50 Kuruş ise, 1935 yılında tedavüle çıkarılmıştır. Cumhuriyet döneminin en küçük madeni parası olma özelliğini taşıyan 10 Para ise ilk kez 1940 yılında basılmıştır. Bu en küçük küpürlü madeni para, 1941 ve 1942 yıllarında da basılmıştır. Madeni para serisine 1960 yılında 2 ½ Lira katılmıştır. Madeni 5 Lira 1974 yılında, 10 Lira 1981 yılında, 20 Lira 1984 yılında, 25 Lira 1985 yılında, 50 Lira 1984 yılında, 100 Lira 1984 yılında 500 Lira 1989 yılında, 1000 Lira 1990 yılında, 2500 Lira 1991 yılında, 5000 Lira 1992 yılında, 10.000 Lira 1994, 25.000 Lira 1995 yılında, 50.000 Lira 1996 yılında, 100.000 Lira 1999 yılında, 250.000 2002 yılında Lira yılında tedavüle çıkarılmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan 1970 yılına kadar hatıra para olarak herhangi bir para çıkarılması söz konusu olmamıştır.
1264 sayılı Madeni Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında Kanun, 28.05.1970 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve 06.06.1970 tarih ve 13512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu Yasanın 1’inci maddesi uyarınca; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı memleket ekonomisinin gelişimine paralel olarak tedavüle gereği kadar madeni para çıkartmaya yetkilidir. Milli ve milletlerarası önemli tarihi, bilimsel, kültürel ve sanat olayları ile anmaya değer diğer olay ve günleri belirtmek ve muhtelif alanlarda ün yapmış Türk büyüklerini anmak amacıyla ve Hükümetçe lüzum ve faydası takdir edilecek diğer sebep ve vesileler dolayısıyla madeni hatıra para da çıkartılabilir.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, Hazine birimleri Maliye Bakanlığı’ndan ayrılana kadar Maliye Bakanlığı’nın ana hizmet birimlerinden birisi olarak 2996 sayılı Maliye Vekaleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun çerçevesinde görevlerini yürütmekteydi. Hazine birimlerinin 1983 yılında Maliye Bakanlığı bünyesinden ayrılarak Başbakanlığa bağlı Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı haline getirilmesiyle birlikte Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü de anılan Müsteşarlığa bağlanmıştır. Bunun üzerine çıkarılmış olan 234 sayılı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmıştır. Söz konusu KHK’nin “Görev” başlıklı 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, ilgili yasalar gereğince Hazine Müsteşarlığı’nca tedavüle çıkarılması kararlaştırılan madeni ufaklık para ve madeni hatıra paraları basmak ve dağıtmak görevi Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir.
Hatıra para çıkarılması, 1264 sayılı Yasanın birinci maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile hukuki çerçevesine kavuşmuştur. Bu hukuki ve yasal çerçevenin oluşmasından sonra Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, ilk hatıra para olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi 50. Yılı anısına aşağıda özellikleri gösterilen parayı çıkarmıştır. Bu para Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk hatıra parası olma özelliğini taşıdığı için önemlidir.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından 1970 yılından 29 Ekim 2003 yılına kadar yurtiçinde çıkardığı hatıra para sayısı 353 adettir. Bu sayıya yurtdışına yaptığı hatıra paraların bazıları ile hatıra para setleri dahil değildir. 1970 yılından bu yana 18 adet hatıra para seti çıkarılmıştır.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, genç kuşaklara eski paraların tanıtılması ve o dönem tarihinin anımsatılması amacıyla Cumhuriyet Dönemi tedavül madeni paralarını orijinal kalıplarını kullanarak kıymetli madenden (altın ve gümüş) yeniden basmaya ve Nostalji adı altında hatıra para seti olarak satmaya başlamıştır. Bu kapsamda ilki 2000 yılında 7’li set halinde; 100 Kuruş (1934) gümüş, ½ Kuruş (1948) altın, 1 Kuruş (1949) altın,
2 ½ Kuruş (1950) altın, 25 Kuruş (1951) altın, 2 ½ Lira (1965) gümüş, 5 Lira (1975) gümüş olarak piyasaya sunulmuştur. Bu seriyi, 2002 yılında tamamı gümüş olarak ve yine orijinal kalıplar kullanılarak basılan 1935 yılının 5 madeni parasından oluşan 1935 Yılı Nostalji Seti izlemiştir. Nostalji setlerinin üçüncüsü Cumhuriyetin 80’inci yılının kutlanacağı 2003 yılında çıkarılacak ve bu sette 1936-1950 arasında tedavül etmiş 13 adet madeni para yer alacaktır. Söz konusu paralar, önceki nostalji setlerinde olduğu gibi yine orijinal kalıpları kullanılarak ve 925 ayar gümüşten basılacaktır.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, 1264 sayılı yasanın çıktığı 1970 yılından bu yana Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümlerini değişik ve çok özel nitelikli hatıra paralarla anmış ve tarihe iz düşmüştür.
Cumhuriyetin 50. Yılı Hatıra Paraları (1973)