USTA DEFİNECİLERİN BULUŞMA NOKTASI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

USTA DEFİNECİLERİN BULUŞMA NOKTASI

GÜN GEÇTİKÇE ÇIĞ GİBİ BÜYÜYEN FORUM
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
KAMPUT
moderatör
moderatör
KAMPUT


Mesaj Sayısı : 605
rep puanı :
ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ Left_bar_bleue800 / 100800 / 100ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 03/11/08

ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ Empty
MesajKonu: ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ   ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ Icon_minitimeCuma 07 Kas. 2008, 18:46

Antik Şehirler

YALVAÇ PİSİDİA ANTİOKHEİASI

Antiokheia'nın Isparta İli'ne bağlı Yalvaç İlçesi'nin yaklaşık 1 km. kuzeyinde ve Sultan Dağları'nın güney yamaçları boyunca uzanan verimli arazide kurulmuş bir Pisidia kentidir.

Antiokheia da Apollonia gibi bir Seleukos kolonisidir; fakat kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Bu şehir I. Seleukos veya oğlu Antiokhos tarafından kurulmuştur. M.Ö. 39 ila 36 yılları arasındaki bir tarihte Amyntas'ın idaresi altına giren Antiokheia, onun M.Ö. 25'de öldürülmesiyle, bölgenin bütün şehirleri gibi, Galatya eyaletine dahil edilmiştir.

Antiokheia, M.Ö. 25'te veya biraz sonra Colonia Caesarea adıyla Roma kolonisi olmuştur. Kent, pek çok Latince yazıtın da kanıtladığı gibi, yaklaşık olarak ikiyüz yıldan fazla bu statüsünü korumuştur.

Latince'nin M.S. 295 yılına kadar resmi dil olarak kullanıldığını imparator ve legatları için düzenlenmiş olan yazıtlar kanıtlamaktadır. Fakat bu tarihten sonraki decurioların (eyalet senatörü) protokolleri çoğunlukla Grekçe yazılmıştır. Sikkeler üzerinde de II. Claudius (M.S. 268-270) Devrinin sonlarına kadar Lâtince ibarelere rastlanmaktadır. Daha sonra Lâtince'nin yerini Grekçe almıştır. Yazıtlarda ve Tanrı Men için adanmış olan adaklarda Lâtince'nin, Grekçe'yle kıyaslandığında çok daha az kullanılmış olduğu görülmektedir.

I.A. Richmond ve R.G. Collingwood'un tahminlerine göre kent merkezindeki nüfus 7500-10.000 civarında idi. B.Levick ise üç binin üzerinde emekli askerin bulunduğunu ileri sürmektedir. Ancak, Antiokheia'nın geniş sınırları içerisinde 30-40 bin civarında bir nüfusun yaşadığını söyleyebiliriz.

Antiokheia, M.S. 3. yüzyılın hemen sonunda kurulan genişletilmiş Pisidia eyaletinin metropolisi olmuştur. Kilise kayıtlarından anladığımıza göre, kent Bizans Devrinde de önemini korumuştur.

Kentin bilinen en erken sikkeleri M.Ö. 1. yüzyılın sonuna tarihlenmektedir. Koloni döneminin ilk 150 yılında fazla sikke basmamıştır. Koloni öncesi sikkeleri gibi, tipler çoğunlukla Tanrı Men ile ilgilidir. Sikkeler üzerinde "colonia" yazısı yer almaktadır. Claudius II'ye kadar sikke basımı devam etmiştir. Bu sikke basımı sayesinde kentin ekonomik durumunun M.S. 3. yüzyılda en üst noktaya ulaştığını anlamaktayız.

İ.S. 713'de Araplar'ın istilasına uğrayan kent yakılıp yıkılmıştır. Kazılar sonucu ele geçen kalıntı izleri ve bulgular bu olayı ve tarihi kanıtlamaktadır. Kentin tarihi 13.yüzyıla dek izlenebilmektedir. Ancak, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren halkın bir kısmının o zamanın verimli toprakları olan Yalvaç'a göçtüğü, diğer bir kısmının ise başka eyaletlere taşındığı görülmektedir.

Kentin Tanımlanması
Antiokheia, deniz seviyesinden 1236 m. yükseklikte; Sultan Dağları'nın bir kolu üzerinde kuzey-güney yönünde uzanan Anthios Vadisi'ne hakim bir tepe üzerindedir. 120 m. yüksekliğindeki bu tepenin doğu, güney ve kuzey yamaçları sarp olduğundan kente ancak batıdan kolaylıkla ulaşılabilmekteydi.

Akropolün yüzeyi düz olmayıp doğu-batı, kuzey ve güneyde bir takım tepeler, başka bir ifade ile yedi tepe vardır. Yapıların bir çoğu bu tepelerin yamaçlarında ve küçük vadiler içinde toplanmıştır.

Arazinin doğal durumundan azami yararlanarak Antiokheia'da ızgara şehir planının ustaca uygulanması ilgi çekicidir. Antik kentin ayakta kalmış yapıları pek azdır. Bunlar genellikle temel kalıntılar halindedir.

Sur dahilinde, birbirine dik olarak; güneyden kuzeye ve doğudan batıya doğru birer eksen çizilerek, planlama bu eksenlere göre yapılmıştır. Güneyden kuzeye giden caddeye Decumanus Maximus ve doğudan batıya giden ana caddeye ise Cardo Maximus adı verilmiştir. Şehir planında esas itibari ile ana caddelere dik açılarla açılan dar, fakat düz sokakların mevcut olduğunu görmekteyiz.

Kentin iki ana meydanı şehrin doğusunda ve odak merkezinde idi. Bunlardan birincisi Augustus Tapınağı önündeki aynı adla anılan meydan, ikincisi bu meydanın batısında yer alan Tiberius alanıdır. Bu iki meydan arasında enlemesine yerleştirilen propylon yer almaktadır. Diğer üçüncü bir meydan ise, nymphaeumun önünde bulunmaktadır.

Kentin kuzeyinde, Roma hamamı-palaestra ve nymphaeum yer alır. Doğudaki tepenin yamaçlarında Augustus Tapınağı ve alanı, propylon, Tiberus alanı; onun batısında ise sütunlu cadde yer almaktadır. Sütunlu caddenin kuzeybatısında bouleuterion, bunun güneybatısında ise tiyatro bulunmaktadır. Tiyatronun kuzeyinde küçük kilise vardır. Kentin merkezi etrafında ve arazinin elverişli yerlerinde evler serpiştirilmiş durumdadır. Şehrin batısında Anadolu'nun en eski kiliselerinden birinin (St. Paul) kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır. Antiokheia'da geniş çapta kazı yapılmadığından diğer yapı kalıntıları hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz.

Kentin kuzeybatı surları temel seviyesinde, güneybatı ve güney surları ise kısmen ayakta durmaktadır.

Şehrin ana kapısı olan batı kapısı iki yanda surlarla birleşmektedir. Kentin ikinci kapısı güneydedir. Daha dar olan kuzey kapısı ise hamamla bağlantılıdır. Su kemerleri kentin kuzeyinde yer almaktadır.

Sur Duvarları
Antiokheia hakim bir tepe üzerine kurulmuş ve tamamen oval bir surla çevrilmiştir. Bugün kısmen ayakta olan ve temel kalıntıları görülen surların uzunluğu 2920 m.dir. İzlenemeyen kısımları ile birlikte surun tamamı yaklaşık 3000 m. yi bulmaktadır. Surların çevirdiği alan ise, 47 hektardır.

Kent surlarına dikkat edildiğinde, arazi eğiminin çok olduğu yerlerde; sur kalınlığının ortalama 1.50 m., diğer yerlerde ise 4.75-5.50 m. ye ulaştığı görülmektedir.

Hellenistik Devirde inşa edilen ilk surların, Roma ve Bizans çağlarında genişletildiği açık bir şekilde günümüze dek ulaşan kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Batı Kapısı
Kentin en görkemli kapısı şehrin batısında yer almakta idi. İki kenar ve iki orta pylonlu olmak üzere üç açıklıklı geçit şeklindedir. Tonozları taşıyan ayakların gövde ölçüleri 3.20x2.36 m. olup; ayakların kaideleri silmelerle sınırlandırılmış, sade ve düz yapılmıştır. Açıklıkları 4 m. olan ayakların her iki yanında bitkisel motiflerle süslü plasterlerin yer aldığı anlaşılmaktadır. Ön cephenin odak noktasını, merkezde yer alan kemerin iki yanındaki üçgen boşluklarda (spandrel) ve plasterler üzerinde karşılıklı diz çökmüş flama ve standard taşıyan iki part kabartması teşkil etmekteydi. Ayrıca plasterler üzerinde girland taşıyan Nike'ler de bulunmakta idi.

Batı kapısının, kent dışına bakan kademeli arşitravının genişçe yüzünde bronzdan kabartma harflerle "Gaius Lulius Asper Con. 212" yazıtı yer almaktadır. Arşitrav üzerinde bulunan frizde, Hippokampos, Triton, Amazon kalkanı (her iki ucu kartal başı şeklinde) zırh ve çeşitli silah kabartmaları bulunmaktadır.

Bunun üzerindeki ikinci friz ise, bitkisel motiflerle süslenmiştir. Anıtsal kapı gerek yapı formu, gerekse üzerindeki kitabeden anlaşıldığına göre İ.S. 212 yılında yapılmış olmalıdır.

Güney Kapısı
Kentin güneyinde Anthios Vadisi'ne çıkış için en müsait yerde inşa edilmiştir. Tek girişli olduğu anlaşılan kapının, günümüze çok az mimarî kalıntıları ulaşmıştır.

Kuzey Kapısı
Şehir surunun kuzeybatı köşesinden yaklaşık 70 m. uzaklıkta ve kuzey yöne bakmaktadır. Tek geçitli olan kapının sadece temel kalıntıları yerinde görülebilmektedir. Kent surları ile birlikte inşa edildiğini tahmin ettiğimiz kapı da herhangi bir bezeme unsuruna rastlanmamıştır. Bunların dışında daha küçük boyutlarda giriş için kullanılan tali kapıların olduğu muhakkaktır.

Augustus Tapınağı
Tapınak kentin en yüksek yerindeki kutsal alan içerisinde ve İmparator Augustus'un ölümünden sonra inşa edilmiştir.

Yapının temeli doğal kayanın kesilmesi ile oluşturulmuştur. 2.50 m. yüksekliğindeki bir podium üzerinde yer alan tapınağa, batı cephesinden 12 basamaklı bir merdivenle çıkılmakta idi. Tapınak podiumunu teşkil eden doğal kayanın iç kısmı oyulmak sureti ile meydana getirilen mahzen 5.65x7.90 m. ve 2 m. derinlikte olup, muhtemelen adak eşyalarının muhafaza edildiği bir yerdi.

Tapınağın arkasında, yarı daire şeklinde doğal kayaya oyularak meydana getirilmiş; iki katlı bir galeri bulunmakta idi. Alt katta Dor, üst katta ise İon düzeninde sütunlar kullanılmıştır.

Tapınak önünde, 63x85 m. boyutlarında imparatorun adı ile anılan bir alan bulunmaktadır. Alanın kuzey ve güney taraflarında yer alan yaklaşık 5 m. genişliğindeki sütunlu galerilerin ise bugün kısmen temel izleri seçilebilmektedir.

Yapının tarihlemesine gelince, gerek yazıtlardan gerekse bezeme işçiliğinden elde edilen bulgular, yapım faaliyetlerinin Tiberius Devrinden, Claudius Devrine dek uzanan bir zaman içerisinde devam ettiğini göstermektedir.

Propylon
Augustus alanı ile Tiberius alanının kesiştiği yerde inşa edilmiştir. Üç tonozlu ve zafer takı biçiminde yapılmış olan propylon İmparator Augustus onuruna dikilmiş ve onun deniz ve karada kazandığı zaferlerini sembolize eden heykel ve kabartmalarla süslenmişti.

Anıtsal giriş kapısına, Tiberius alanından 12 basamaklı bir merdivenle çıkılmakta idi. Geçit tonozları iki kenar ve iki orta olmak üzere; dört ayak üzerine oturmaktadır. İki yandaki ayakların ölçüleri, 2.25x3 m. ve ortadaki ayaklar ise 2.50x3 m. dir.

Ayakların taban açıklıkları iki yanda 3.50 m. olduğu halde, orta kısımda 4.50 m. yi bulmaktadır. Ayakların kaideleri silmelerle sınırlandırılmış, tonoz ayaklarının önünde ise Korinth başlıklı dört sütun durmakta ve bunların üzerinde de arşitrav ve friz yer almakta idi.

Ortada yer alan kemerin, iki yanındaki üçgen boşluklarda plasterler üzerinde diz çökmüş ve kolları arkadan bağlanmış biri giyimli, diğeri çıplak iki Pisidialı esir; yüksek kabartma olarak işlenmiştir. Kabartmaların önündeki boşluk ise, bir meşale ve çelenkle doldurulmuştur. Yanlardaki kemer boşluklarında ise girland taşıyan kanatlı Eros ve Nike kabartmaları yer almaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ANTİOKHEİASI (YALVAÇ)ANTİK ŞEHRİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ANAVARZA ANTİK ŞEHRİ
» SİDE ANTİK ŞEHRİ
» ARİASSOS ANTİK ŞEHRİ
» ASPENDOS ANTİK ŞEHRİ
» ÇATALHÖYÜK ANTİK ŞEHRİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
USTA DEFİNECİLERİN BULUŞMA NOKTASI :: ANTİK YERLEŞİM YERLERİ-
Buraya geçin: